İstanbulun Çağrısı
İstanbulun Çağrısı Ben Konstantinapol
Ürün Açıklamaları
İstanbulun Çağrısı Ben Konstantinapol
Dünyanın göz bebeği… Ay ışığı sularıma vuruyor
Beni cennete benzetiyor elçiler
'Altından nehirler geçen cennet
Selam sana Konstantiniyye, ey Peygamber müjdesi
Geleceğiz, bekle bizi
” Ve yürüyor bir hükümdar… Tuğlar, davullar, kösler, nakkarelerle
Tuğların rüzgârına tutulmuş kızıl, kara, doru, beyaz donlu atlarla
Kanatlı bir kısrak öncülüğünde aşılıyor surlarım
Gece kadar siyah
Topuklarına kadar uzanan yelesi, gök rengi gözleri… Ve ben düşümde bu düşü anlatıyorum
Sultan Mehmed’in rüyası
İmparator Konstantin’in ve Bizans’ın son sığınağı
Peygamber sözüyle müjdelenen, İsa’nın ve Meryem’in himayesinde olduğuna inanılan, uğruna candan geçilen şehir
Erguvan renkli tüllerle bezenmiş davetkâr güzel
İstanbul
Bir önceki romanı Lâ’l ile TYB’den 'Yılın Romanı Ödülü”nü alan Ayşe Kara , İstanbul’un Çağrısı ’nda yine çok katmanlı bir kurguyla çıkıyor okurların karşısına
Ve ilk defa denenen bir şeyi yaparak tüm zamanların rüya şehrine bu şehir uğruna olanı biteni kendi ağzından anlattırıyor
Sultan Mehmed’in, XI
Konstantin’in, Elif’in, Anna’nın, Babanakkaş’ın, Ak Şeyh’in, Celep Munzur’un, Longo’nun, Burunsuz Gregoryus’un, Nalbantoğlu İhsan’ın, Talihi Yaver Turan’ın ve Çakır’ın İstanbul’unu… Bir yanda bin yıllık başkentlerini kaybetme ihtimalini ilk kez bu kadar derinden hisseden Bizanslılar, bir yanda Peygamber müjdesine erişebilmek için her şeyi göze almış Türkler
Ve Osmanlı ordugâhında peş peşe işlenen cinayetler, yürek söken esrarengiz bir katil… Bir Bizans oyunu mu bu? Y