Timaş Tarih

Kısa Hitler İmparatorluğu Tarihi

Stok Durumu: Stokta var

Yıl 1918


Fiyatı:
450,00 TL

Ürün Açıklamaları

Yıl 1918

Tarihin en kanlı çarpışmalarına sahne olan Büyük Savaş nihayet bitmiştir

Kırk milyon insan ölmüş, ülkeler viran olmuş, haritalar değişmiştir

Galiplere tükenmişlikle karışık bir sevinç, mağluplaraysa korkuyla karışık bir keder hâkimdir

Ancak, hem galiplerin bir kısmının hem de mağluplardan birinin paylaştığı ortak bir duygu daha vardır: Öfke! İngiltere ve Fransa öfkelidir zira zafer için ağır bir fatura ödemişlerdir

Cezalandırmak, dahası canına okumak için ağır şartlar içeren Versay Barış Antlaşması’yla Almanya’nın boğazına yapışırlar

Yenilginin şokuyla zaten ağır bir öfke nöbeti geçiren Almanlar, kendilerini açlığa ve ondan da büyük bir zillete mahkûm eden bu antlaşmayla iyice deliye dönmüştür

'Onlar büyük tarihi geçmişi olan şanlı bir ulustur; nasıl olur da yenilirlerdi, nasıl olur da elleri kolları böylesine acımasızca budanırdı? Dünyayı işgale kalkmışken, nasıl olur da ülkeleri işgal edilirdi? Yenilgi bir yana, nasıl olur da sokak hayvanlarını yiyecek kadar açlığa mahkûm edilirlerdi?!” Aynaya bakmaksızın suçlu ararlar: Kim, hangi hainler onları bu duruma düşürmüştür? Açlık, çaresizlik ve yenilginin travmasıyla at başı giden utanç, milyonların üzerine kâbus gibi çökmüş; Almanya, çölde vaha ararcasına, makus talihini değiştirecek bir kahraman arayışına çıkmıştır

Çok geçmeden adaylardan biri aradan sıyrılır

Adı Adolf’tur

Kişiliği otoriteyle biçimlenmiş, hayata dair hayalleri yarım kalmış, türlü kompleksin esiri olmuş ve savaşın getirdiği yenilgiyi hazmedememiş bir savaş gazisidir

'Şanlı tarih” ile karnını doyurmakta, 'askerlik” ile nefes almakta, ağzı da iyi laf yapmaktadır

Adeta o günün Almanya’sı, onun şahsında ete kemiğe bürünmüştür… 'Düşün peşime, bizi bu duruma düşürenleri biliyorum, önce onların sonra da dünyanın canına okuyacağız; Büyük Almanya’yı kuracağız!” der Adolf

Ruhu, bedeni ve zihni yaralı bir ulusun, ruhu, bedeni ve zihni hastalıklı bir insanın liderliğinde dünyayı kasıp kavuracak utanç yürüyüşü, işte böyle başlar…