Fusûsu’L-Hikem Şerhi (2 Cilt)
“Allah doğruyu kâmillerin diliyle söyler, yolunu Kendisine yönelenlere ve arayanlara gösterir
Ürün Açıklamaları
“Allah doğruyu kâmillerin diliyle söyler, yolunu Kendisine yönelenlere ve arayanlara gösterir
” Muhyiddîn İbn Arabî (ö
638/1240), Şam’da iken gördüğü müjdeleyici bir rüyada Peygamber Efendimiz’in (sav) elinde bir kitapla kendisine şöyle dediğini nakletmiştir: “Bu Fusûsu’l-Hikem [Hikmetlerin Kaşları] kitabıdır
Onu al ve insanlara çıkar
” İbn Arabî için bu rüya nebevî bir emirdir ve bu emri lâyıkı ile yerine getirir
Fusûsu’l-Hikem , tasavvuf yolunu aydınlatmak üzere yazılmış, nice hikmetler ihtiva eden ve nebevî pınardan kaynayan kıymetli bir eser olarak İslam tasavvuf ve irfanının temel metinleri arasında önemli bir yer tutmaktadır
Kur’ân’da ve hadislerde adı geçen yirmi yedi peygambere birtakım “hikmetler” nispet eden ve onları açıklayan yirmi yedi fasstan/bölümden oluşan Fusûs , Hz
Âdem’in hikmetiyle başlar, Hz
Muhammed’in hikmetiyle sona erer
Eser, peygamber hayatlarıyla ilgili ayet ve hadislerin vahdet-i vücûdcu bir yorumu olarak okunabilir
İbn Arabî, tasavvuf geleneğinde hiç şüphesiz ayrıcalıklı bir konuma sahiptir
Füsûsu’l-Hikem de Ekberî gelenek içinde müstesna bir mevkidedir
Kayserî’nin telif ettiği bu şerh ise Fusûsu’l-Hikem şerhleri içinde muteber kabul edilmiştir
Eserin “Mukaddimeler”inde felsefî tasavvufun bütün meseleleri on iki bölümde incelenmiş, hatta şerhten ayrı olarak istinsah edilip ayrı bir risale şeklinde de neşredilmiştir
Kayserî’nin, İbn Arabî’nin (başta vahdet-i vücûd meselesi olmak üzere) düşüncesini çok iyi kavradığı açıkça görülmekte, yaptığı atıflarla diğer eserlerine olan derin vukûfiyeti de göze çarpmaktadır
Bütün bunların yanında, üslubundaki itidal, nezahet ve ciddiyet, zihni gibi kaleminin de güçlü bir eğitimden geçtiğini göstermekte; bu meziyetleriyle Kayserî, okuyanlarda derin bir hayranlık ve saygınlık hissi bırakmaktadır